Ankarada doğdum,Kırşehirde kıpraştım,Antalyada büyüyüp serpildim,Bursada okuyup insanları tanıdım ve Almanyada
hayatı öğrendim.
Her Türk genci gibi bir hayat yaşadım denebilir.İlkokul,Ortaokul ve Lise maceralarını Üniversite izledi.Her okuldan
kurtulduğumda sevindim ama yıllar geçip ne güzel günlerdi muhabbetleri başlayınca ogünlere dönmek istedim.Okulda kız tavlama peşinde koşsamda kızların evini bile arayamadım ailesinin korkusundan.Kopya hazırlamaya ayırdığım zamanı derse ayırsam rahat rahat geçermiydim dersleri bilemem ama top peşinde koştuğum zamanı ders çalışmaya ayırsam birşeyler olurdum herhalde. Benden büyüklerimin küçülenlerinide giydim yeni kıyafetlerde ama en çok yeni ayakkabılarımı ilk günler evde giydiğim günleri özledim.İlk gecelerini hep başucumda geçiren ayakkabılarımı.Mahalle arasında topta oynadım,bahçelerdeki ağaçlardan meyvede çaldım.(yerinde yersen hırsızlık olmazmış)Ailemi evden gönderip arkadaşları eve doldurabilmek için binbir türlü mazeretler  uydurdum ve o günlerin hep Amerikan filmlerindeki ev partileri gibi olacağını umdum.Çoğunluğu erkek olan parti cemaatinin
başlıca muhabbeti futbol,bardaklarımızdaki içkilerde Kola oldu herzaman.Hem ilk sigaramı hemde ilk içkimi arkadaşlarla ve  gizlice tükettim.Üniversite hayatında Lise yıllarında gizli gizli yaptıklarımı daha alenen yapma şansım olsada şu okul hayatı bitsede para kazanmaya başlasak edebiyatı yapmayı hiç ihmal etmedim.Ne zamanki hayatı kendi paramla yaşamaya başladım o zaman anladım ne güzel günlermiş öğrencilik yılları.
Yaklaşık iki senelik başarısız bir Türkiye’de yaşama (yaşayabilme) girişimimi saymazsak hayatımın son 10 senesi yurtdışında, Almanya’nın Augsburg kentinin balta girmemiş ormanlarında geçti.Özel bir kuruluşta yöneticilik gibi birşeyler yaparken (Televizyonda çalıştığı firmanın reklamını yapmaktan çekinen insanların yarıştığı yarışma programlarıyla büyüdük biz) rüyama giren aksakallı dedenin yada Şeytan’ın gazı vermesiyle ani bir hareketle Türkiye’ye dönme kararı aldım ve iki sene  içinde hem hayatımın en önemli derslerini aldım hemde güzel insanlar tanıdım.Hayatımda gereksiz ve yanlış birçok şeyden arındım ve tekrar Patatesin bol Biranın lezzetli olduğu topraklara döndüm.

Çok iş yapmak istedim çok fikir ürettim ama %98 ini gerçekleştiremeden rafa kaldırdım.(Belki bir gün olurlar)Bol Bol taşındım, kitap okuyup film izledim ama hala kendi filmimi çekip kendi kitabımı yazmadım. (geçmişte kalan yarım yamalak işleri saymazsak) Artık sadece kendimden değil eşimden ve minik prensesimdende sorumluyum.Ne iş olsa yaparım abi dedim ama yinede bazı  prensiplerimden taviz vermedim.