Nerelerdeyim ben yahu

Nerelerdeyim ben yahu

Konular: Genel, Kişisel | 0

Aklıma estikçe bir şeyler yazarım,çok uzun süre boşluklar vermem diye başladığım bloguma yine çok uzun bir ara vererek kendimi hayal kırıklığına uğratmadım.Gerçi son aylarda çok yoğun şekilde başka projelerle uğraşıyordum ama ondan önceki boşa geçen zaman tamamen benim tembelliğimden kaynaklandı.

Uzun süre yazı yazmadığım bu süre zarfında neler yaptım birde onlardan bahsedeyim;

-Öncelikle evi taşıdım.İlk taşınma zamanları yoğun ve yorgun geçtiği için hiç zamanım olmadı.

-Daha sonra bol bol Bira denedim.

-Güzel bir tatil yaptım ve İstanbul’a giderek Biraathane ekibi ile harika bir tadım gecesi yaptık.

-Ümit ile uzun süredir yapalım dediğimiz youtube kanalımızı açtık,tamamen zaman geçirme amaçlı ve kendi hoşlandığımız şeylerden bahsettiğimiz Eci Media Tv kanalına göz atarsanız sevinirim.Zaten bu kanal ile ilgili ayrı bir yazı yazarım diye düşünüyorum.

-Yine çok uzun zamandır yapmayı istediğimiz Tiyatro organizasyonlarımıza başladık.2015′in sonlarında ‘Pijamalı Adamlar’ ve Şubat 2016′da ise ‘Yetersiz Bakiye’ isimli oyunları Almanya’daki tiyatro severlerle buluşturduk.İlk oyunda organizasyon ekibine son günlerde dahil oldum ama Yetersiz Bakiye’de ilk günden son ana kadar organizasyonun içinde yer alarak bu işe olan özlemimi biraz da olasa gidermiş oldum.Tabii ki bu son değil yeni projeler yolda.

Şimdilik bu kadar,eğer tembellik yapmazsam en kısa zamanda yeniden yazarım diye umuyorum.

 

Başka Fanilerde Okusun Diye Paylaş

Gurbetçinin Reklam Çilesi

Konular: Kültürümsel Sanatsal | 0

Türkiyede program aralarındaki reklamların uzunluğundan ve saçmalığından söz edildikçe siz halinize şükredin biz yurtdışında Avrupa Türk kanallarını izlerken ne eziyetler çekiyoruz bir görseniz diyesim geliyor.Eğer evinizde uydu anteni varsa ve Avrupa yayını yapan Türk kanalları mevcutsa arasıra izleyin ve neler çektiğimizi görüp halinize şükredin.

Birkere yayın akışları genelde farklı oluyor.Siz orada yabancı filmleri veya Futbol maçlarını izlerken biz burada genellikle ya insanları geri zekalı durumuna koyan para tuzağı saçma yarışmaları ve onların ekran karşısında 5 saat aralıksız konuşan sunucularını yada yerli dizilerin 75. tekrarlarını izliyoruz.Yayın hakları mevzusundan dolayı buna lafım yok ama bari doğru düzgün birşeyler koysalarda bizde bunalmasak.Eğer oturduğunuz yerde çanak anten takma yasağı varsa mecburen size sunulan Türk kanallarını izlemek zorundasınız.

İkincisi burada RTÜK denetim mekanizması olmadığından reklam süreleri bazen baygınlık derecesine doğru yol alıyor.Gerçi son zamanlarda birazda olsa bu sürelerde kısalma olduğu için henüz ekran başında deliren olmadı ama küfür eden sayısı gayet fazla.(Kendimden biliyorum)Hem Türkiye hemde Avrupa yayını yapan kanalda aynı anda başlayan bir dizi (ki pek az oluyor) Avrupa yayını yapan kanalda yaklaşık 25-30 dakika daha sonra bitiyor.Buda demek oluyorki biz burada dizi başına yarım saat daha fazla reklam izliyoruz.(Gerçi ben pek dizi izlemem hep belgesel diyerek klasik bir yalan söyleyeyim)

Ancak  bana asıl dert olan (ben kimsem artık) ve bu yazının asıl yazılma konusu olan şey yayınlanan reklamların kötülüğü.Oyunculuk konusunda Lise müsameresinden kötü,Ortaokul müsameresinden hallice,senaryo konusunda Ajdar’ın kaleminden çıkmış havası veren bu reklamları yapanların emeğine saygım var ama bizide bu kadar aptal yerine koymayın be kardeşim.

Aşağıda bazı örneklerini paylaşacağım bu reklamları daha önce izlememiş olan varsa bence yazının buradan sonrasını hiç okumadan ve videoları izlemeden buradan uzaklaşsın.Ha yok ben illede izlerim diyorsanız benden mesuliyet gitti.

1)

Yan karakterlerin oyunculukları beni benden alıyor bu reklamda.

2)

Dükkan sahibi Konuşurken nereye bakıyor gerçekten merak ediyorum.

3)

Siz bize İsmail YK’yı gönderirseniz bizde size Aydın’ı göndeririz demişler Türkiyeden.

4)

Baktat serisini komple izlemeden karar vermemeli.Hepsi birbirinden acayip reklamlar.

5)

Çay almak için matematiğiniz kuvvetli olmalı.

6)

Bu reklamı izleyince Cem Yılmaz’ın Doritos reklamı birtek benim aklıma gelmiyor galiba.

7)

Arka fona döşenmiş Berlin resmi gerçekten olaya süper bir gerçekçilik katmış.

8)

Pencereden görünen görüntü ile efekt teknolojisi tavan yaparken “Memleketus Hasretus” lafı reklamı zirveye oturtuyor.

9)

Yorum yapmıyorum ve sizi çayınızı içerken halaya davet ediyorum.

10)

Siz sadece klipleriyle uğraşırken biz birde bunu çekiyoruz fazladan.

11)

Reklam çok tutmuş galiba devamıda çekilmiş diyolla.

12)

Tamam kızı aldında en sonda çayı niye sehpanın üzerine döktün arkadaşım.

13)Ve son olarak belkide herşeyin başlangıcı olan reklam.

Ayşe teyze çamaşır suyu taşıyorsa çantada Gurbetçide kaset taşır çebinde.

 

Bunlar sadece bazıları ama arayıp bulamadığım bir kaç reklam daha var.Onlarıda bulursam buraya eklerim daha sonra.

Biranın Teknoloji İmtihanı

Teknoloji,özellikle sosyal medya geliştikçe markalar buna ayak uydurmak zorunda kalıyor.Bir çok marka sadece sosyal medyadaki etkinliği sayesinde markanın gerçekte olduğundan daha büyük hale gelebiliyor kullanıcıların gözünde.Giriş faslını fazla uzatmadan asıl anlatmak istediğim konuya giriş yapalım.

Rapp bira fabrikası Almanya Bayern eyaletinde 2500 nüfuslu Kutzenhausenda bulunuyor.1893 yılında kurulan fabrikanın beni asıl etkileyen yönü ise 1967 yılından beri sadece evlere servis yapıyor olması.

Şu anda ürün yelpazesinde Bira,Asitli içecek,Meyve Suları,Aromalı ve Sade Soda ve Su gibi kategorilerde 50 den fazla ürün bulunan marka 1967 yılından beri sadece evlere sipariş vermekte hiçbir market,İçecek marketi yada iş yerine ürün satmıyor.(içmek istersen sipariş edeceksin mantığındalar.)Bu olay markayı geriye götüreceğine dahada ileri taşıdı ve şu anda 200 kamyon ile 250 kilometrekarelik bir alanda tam 250.000 eve ürün veriyorlar.2011 yılı verilerine göre 2469 nüfuslu bir yerleşim yerinden çıkmış marka olarak Rapp’a saygı duymamak mümkün değil.

 

İlk yıllarda doğal olarak telefonla sipariş alan firma Teknolojiye ayak uydurarak online sipariş sisteminde de geçti.Firmanın sitesine üye olarak istediğiniz ürünleri kasa bazında seçiyorsunuz ve siparişi onayladıktan sonra emailinize siparişinizin hangi gün ve saat kaçta geleceği bilgisi geliyor.En çok saygı duyulacak özelliklerden biride siparişinizin söylenen saat aralığında evinize geliyor olması.Türkiyede yaşarken binlerce liraya aldığım mobilyaların bile hiçbir zaman söylenen saatte hatta bazen söylenen günde gelmediğini tecrübe etmiş biri olarak 30-40 Euroluk içeçek siparişinin bile dakik gelmesi beni gerçekten hayrete düşürdü.Sipariş verdiğiniz bölgenin fabrikaya uzaklığına göre doğal olarak belli bir minimum tutarda sipariş verme mecburiyeti var ama böyle bir durum kusur dahi sayılamaz.

Ama asıl şaşırma sebebim geçtiğimiz günlerde markanın çıkarmış olduğu App.İphone ve İpad için çıkarılan uygulama ile artık nerede olursanız olun evinize siparişinizi verebiliyorsunuz.Bizde birçok ulusal markanın dahi teknolojiye bu kadar uzak olduğu dönemde (Bırakın uygulama geliştirmeyi hala birçok markanın doğru düzgün bir sitesi bile yok malesef) 2500 nüfuslu bir köyden çıkmış yerel bir markanın teknolojiye böyle ayak uydurması gerçekten takdir edilesi bir durum.

 

Eminim ödeme şeklini ve fiyatları merak edenler vardır.Genel olarak ürünlerin fiyatları kalitesine göre pahalı sayılmaz.(sonuçta evinize kadar getirilen kasa kasa üründen söz ediyoruz.)Almanyada kredi kartı manyaklığı bulunmadığı için sizden kredi kartı numarası isteyende yok.İster ürün tesliminde ödeme yaparsınız isterseniz ürünle beraber gelen faturanıza istinaden parayı havale edersiniz bu kadar basit.

Ürün kalitesine gelince,Bira; 17 çeşit biranın sadece 2 tanesini denedim ve gayet başarılı.Meyve suyu ve asitli içeceklerden denediklerimin hepsi iyiydi.Meyveli soda ve su çeşitlerini denemedim birşey diyemem.Cola Mix ise favorim.

Bu örneğin bizdeki markalarada örnek olmasını dilerim.Kim istemezki evinde otururken İpad üzerinden bira siparişi vermeyi.