Çizgi Roman dünyasının en çok beklediği etkinlik olan San Diego Comic Con yine bir geldi pir geldi.Düzenlenen etkinlikler ve panellerin yanı sıra birçok film ve dizi Comic Con için sakladıkları fragmanlarını seyircileri ile buluşturdular.
Bu sene yine bizleri tatmin edecek sayıda yeni fragman çıktı.Benim için en ön plana çıkan birkaç tanesini sizinle paylaşmak istiyorum.Bu filmler haricinde sizinde merakla bekledikleriniz varsa yorum olarak belirte bilirsiniz.
Dünya Sinema tarihinin en önemli filmlerinden ve birçok sinema eleştirmenine göre gelmiş geçmiş en iyi Film olan Yurttaş Kane’i dilim döndüğünce atlatmaya ve tavsiye etmeye çalıştım.Alttaki linklerden Film hakkında bilgi alabilir ve video’yu izleyebilirsiniz.İzlemiş olanlar yorumlarını ve fikirlerini belirtirse sevinirim.
Aklıma estikçe bir şeyler yazarım,çok uzun süre boşluklar vermem diye başladığım bloguma yine çok uzun bir ara vererek kendimi hayal kırıklığına uğratmadım.Gerçi son aylarda çok yoğun şekilde başka projelerle uğraşıyordum ama ondan önceki boşa geçen zaman tamamen benim tembelliğimden kaynaklandı.
Uzun süre yazı yazmadığım bu süre zarfında neler yaptım birde onlardan bahsedeyim;
-Öncelikle evi taşıdım.İlk taşınma zamanları yoğun ve yorgun geçtiği için hiç zamanım olmadı.
-Daha sonra bol bol Bira denedim.
-Güzel bir tatil yaptım ve İstanbul’a giderek Biraathane ekibi ile harika bir tadım gecesi yaptık.
-Ümit ile uzun süredir yapalım dediğimiz youtube kanalımızı açtık,tamamen zaman geçirme amaçlı ve kendi hoşlandığımız şeylerden bahsettiğimiz Eci Media Tv kanalına göz atarsanız sevinirim.Zaten bu kanal ile ilgili ayrı bir yazı yazarım diye düşünüyorum.
-Yine çok uzun zamandır yapmayı istediğimiz Tiyatro organizasyonlarımıza başladık.2015′in sonlarında ‘Pijamalı Adamlar’ ve Şubat 2016′da ise ‘Yetersiz Bakiye’ isimli oyunları Almanya’daki tiyatro severlerle buluşturduk.İlk oyunda organizasyon ekibine son günlerde dahil oldum ama Yetersiz Bakiye’de ilk günden son ana kadar organizasyonun içinde yer alarak bu işe olan özlemimi biraz da olasa gidermiş oldum.Tabii ki bu son değil yeni projeler yolda.
Şimdilik bu kadar,eğer tembellik yapmazsam en kısa zamanda yeniden yazarım diye umuyorum.
Filmin Konusu:Bhaag Milkha Bhaag izle: Hindistan’ın ünlü sporcularından biri olan Milkha Singh’in hayat hikayesini anlatan biyografi filmi Bhaag Milkha Bhaag 2013 Pakistan ve Hindistan arasındaki dostluk oyunlarında müsabakaya katılmak istemeyen Milkha Singh’i ikna etmek üzere çıkılan yolculukta Milkha’nın geçmişi gözler önüne seriliyor. Ailesi,askeri ve spor yaşamı,atletizmdeki başarı öyküsü,aşkı ve arka planda Hindistan’ın bağımsızlık tarihi yer alıyor.
Filmin Fragmanı şu şekilde:
Tamam izledinde ne anladın,ne düşündün deme oku;
Filmin afişi
Bhaag Milkha Bhaag yani “Koş Milkha Koş” ismini duyunca aklımıza bir zamanların fenomen Alman filmi “Koş Lola Koş” u getirsede konusuna ve anlattığı hikayeye en uygun isim bu diyebiliriz.Öncelikle şunu söyleyeyim,eğer Hint filmlerine önyargılı davranıyorsanız Hint filmi izlemeye bu veya buna benzer filmlerle başlayın derim.Hepsinde olmasada en ciddi filmlerde bile birden dans edip şarkı söylemeye başlıyorlar ama bazı filmlerde bu sahneler gerçekten filmin içine iyi oturtuluyor.bazen bir düğün,klip yada hayal kurma sahnesi olarak gösteriliyor.(adamların doğasında var bunu kabul etmek lazım)
Solda Filmdeki,sağda gerçekteki Milkha
Filmin konusuna kısaca değinirsek 1960 Olimpiyatlarında 400 metre finalinde yarışmış olan ve Hindistan’ın yetiştirdiği en büyük atletlerden birisi olan Milkha Singh’in hayatını anlatıyor.186 dakika çok uzun gözüksede o kadar çabuk geçiyorki inanamazsınız.Sonuçta her film 3 saat kendini izlettiremez.Filmde temponun düştüğü anlar var ama genel anlamda güzel bir film.Ayrıca Milkha Singh’in şampiyon bir koşucu olmadan önceki hayatı,Hindistan ile Pakistan’ın birbirlerinden ayrıldıkları döneme gelen çocukluk döneminin anlatıldığı bölümler bize tarihle ilgili bilgilerde veriyor.Eğer Gandhi filmini izlediyseniz onun sonuna denk gelen bölümler bu filmde Milkha’nın çocukluk dönemine denk geliyor.Filmin çekim kalitesini ve efektlerini görünce Hintlilerin Sinema olarak bizden ne kadar önde olduklarını birkez daha anlayacaksınız.
Lola ve Forest koştu severek izledik,sıra Milkha’da
Benim film ile ilgili görüşlerim bunlar.Ben bu yazıyı yazarken filmin imdb’deki puanı 8,5’ti.Birçok kişi Hint filmlerine benim kadar meraklı olmadığı ve Hint sinemasına genelde önyargılı baktığı için filmi izlermisiniz bilmiyorum ama eğer izlerseniz yada izlediyseniz yorumunuzu beklerim.
Not:Benim kadar hatta benden kademe kademe daha çok Hint sineması seven Doğukan Kazdal‘ın Hindisinema sitesindeki yazısınıda okumanızı tavsiye ederim.Yazıya buradan ulaşabilirsiniz.
Her sene olduğu gibi bu sende Oscar amcanın kimlere gideceği,gittiği,niye gitmediği konuşuldu durdu.Adamlar yine dosta düşmana ödül töreni nasıl yapılır,öncesi ve sonrası ile nasıl pazarlanır,her s.kim nasıl paraya dönüştürülür göstermiş oldu.Olay bu kadar basit ama yinede konuşmaktan (yazmaktan) kendimizi alamıyoruz.Buda benim kendi çapımda Oscar (yada çok bilmiş sinema eleştirmeni tribine gireyim) Akademi Ödülleri yazım.
Ablalar Oscarı nasıl alır?Abilere Oscar nasıl gider?
En iyi oyuncu Oscar’ını almak bir oyuncu için inanılmaz bir duygu olmalı.Hatta bu konuda artık espri konusu olan Leonardo DiCaprio’nun bu seferde kazanamaması şöyle bir karikatüre konu oldu.
Kendisi kesin kızmıştır ama gerçekten komik
Eeee lafı fazla uzatmadan yavaş yavaş konuya dalalım o zaman,bu sene ilk defa aday filmlerin çoğunu ödül töreninden önce izledim.Hatta ana katagorilerdeki filmlerin hemen hemen hepsini izledim.(izledimde bir haltmı oldu?yok ama bilin istedim.Öyle işkembe-i kübra’dan sallamıyorum yani şu iyiydi bu iyiydi diye)
Bu senenin Ana dallarda adayları şöyleydi (öyle bok püsür kategorilerinede girecek değilim)
Philomena hariç hepsini izledim keşke Para Avcısı yada Düzenbaz alsaydı.Bu sene hiçbirini ön plana çıkaramadım ama 12 Yıllık Esaret benim için bu senenin en iyi filmi değildi.
Bu ödülleri ben nasıl aldım la
En İyi Yönetmen
Alfonso Cuarón - Yerçekimi —————– KAZANDI
Steve McQueen - 12 Yıllık Esaret
David O. Russell - Düzenba
Martin Scorsese - Para Avcısı
Alexander Payne - Nebraska
Bence Yerçekimi filmi olduğundan fazla abartıldı.Evet film neredeyse tamamen tek kişi üzerinde geçiyor,evet sürekli aynı yerlerde geçiyor,evet ses ve görüntü efektleri size uzaydaymışsınız hissi veriyor ama neredeyse tamamı stüdyoda çekilen bir film ve elinizde iki tane üst düzey oyuncu var.Onlarıda yönetemezsen git Pis Yedili’de 3-4 bölüm yönet bence.
10 numara Şeqil yaptım
En İyi Erkek Oyuncu
Chiwetel Ejiofor - 12 Yıllık Esaret
Leonardo DiCaprio – Para Avcısı
Christian Bale - Düzenbaz
Bruce Dern - Nebraska
Matthew McConaughey - Dallas Buyers Club ———— KAZANDI
Eğer ödülü Chiwetel Ejiofor’a verselerdi yemin o salonu basardım Leo’nun hakkını yediniz diye.Ama Matthew abimizin performansını görünce birşey diyemiyorum.Leo yine iyi bir film ve güzel bir performans ile eve eli boş dönüyor.Oscar’ı alma formülü bence 150 kiloyken AIDS olunca birden 40 kiloya düşen eşcinsel,zenci bir karakteri oynamasıdır.
Haberim yok gibi çek
En İyi Kadın Oyuncu
Amy Adams - Düzenbaz
Cate Blanchett - Blue Jasmine ————– KAZANDI
Sandra Bullock – Yerçekimi
Judi Dench - Philomena
Meryl Streep - August: Osage County
Meryl Streep o sene her hangi bir filmde oynamasa bile aday gösterecekler bence.Sandra bacımız alsa kızardım ama bence en çok hak eden aldı.Bu filmde bir kez daha oynadığı karaktere uyuz olduğuma göre Cate Blanchett gerçekten iyi oynamıştır.(Eğer merak eden varsa öncekide The Aviator’daki Katharine Hepburn karakteri idi)
Çorabım kaçtı ödül alacam diye
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu
Barkhad Abdi -Kaptan Phillips
Bradley Cooper - Düzenbaz
Jonah Hill – Para Avcısı
Michael Fassbender - 12 Yıllık Esaret
Jared Leto - Dallas Buyers Club —————– KAZANDI
Barkhad Abdi kazansa daha çok sevinirdim ama Jared Leto’da harbi hak etti.Söylenecek birşey yok.
Sinirden yazı bile yazmıyorum
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu
Sally Hawkins - Blue Jasmine
Julia Roberts- August: Osage County
Lupita Nyong’o – 12 Yıllık Esaret —————- KAZANDI
Jennifer Lawrence - Düzenbaz
June Squibb - Nebraska
Al sana bir gıcık olduğum ödül daha,Ödülü hak edecek ne yaptı bu kadın Allah aşkına.Çok sıradan bir performansa verdiler ödülü.Gıcık herifler.
Senaryo ödüllerini bence ikiside hak ederek aldı ama uyarlamada gönlüm yine Para Avcısı’na kaydı.Her hak edenin kazanmadığı ama kazanın ihya olduğu bir Akademi Ödülleri daha geride kaldı.Sıkıcı,kimin kazandığını kimsenin bilmediği,ahbap çavuş ilişkisinde devam eden,kazanan filmlerin sinemalarda bile gösterime giremediği,belediyelerin siyasi çatışması haline gelmiş,ödül kazananların gelmeye bile tenezzül etmediği,geleninde ödül almaya pijama ile çıktığı ülkemiz ödül törenlerinde görüşmek üzere hoşçakalın esen kalın.
Sonuçta ben kelli felli bir film eleştirmeni değilim ve gündem filmlerini izleyip hemen eleştireyim derdimde yok.Bu rahatlığa dayanarak arada bir daha önce izlediğim filmleri yazar 2-3 kelam eder sonra çeker giderim.Ahanda buda sitedeki ilk film yazısı olsunmu?Olsun…
Filmin Konusu:2002 yılında Sniper saldırılarına yol açan Amerika’da terör estirmiş keskin nişancı John Allen Muhammad ile birlikte yakalanan oğlu Lee Boyd Malvo’nun yaşamından esinleniyor film.
Filmin Fragmanı şu şekilde:
Buda benim film hakkındaki zırvalarım
2002 yılında gazetelerde okuduğumuz sniperlı katilJohn Allen Muhammad’in ve suç ortağının son aylarını anlatıyor film. Biyografik filmlere,özellikle gerçeklerin tam bilinmediği olayları anlatan filmlere her zaman ilgi duyarım ama bu film o kadarda tatmin edici olmadı benim için.
Filme adınıda veren o araba
Filmleri değerlendirirken kamera açısı,kullanılan lens,ışık yansıması felam filan pek ilgilendirmez beni.Film hoşuma gittimi gitmedimi tek değerlendirme ölçüsüdür benim için.Film vaadettiği şeyi veriyormu?Korku filmi ise korkutuyormu,komedi ise güldürüyormu?Gerisi fasa fiso,Tv’lere çıkıp gazetelerde yazan bazı eleştiriciler çıkıp olayı teknik konulara bağlarken kendilerini kaç kişi anlıyor diye merak ediyorlarmı bilemiyorum.Benim için olay daha düz mantık;bu film hoşuma gittimi,gittiyse ne kadar gitti.Bu filmi tekrar izlemeye zaman ayırırmıyım?Yoksa kamera yanlış kaymış,ışık ters açıdan gelmiş,diyaloglar basitmiş çokta fifi.
Efsane futbolcu Johann Cruyff’un çok doğru bir lafı vardır “Futbol basit bir oyundur, zor olan ise basit futbol oynamaktır”,o hesap film izlemek ve yorumlamak bence basit bir olay ama benim anladığımı ve bu filmde benim gördüğümü kimse göremez tripleri atmak paha biçilemez.(banka kartı reklamı gibi oldu)Konu saptıkça saptı ama işin özeti ben aradığımı bulamadım bu filmde,çok yerde aklınızda soru işaretleri kalıyor ve çok fazlada etkisi altına almıyor.